Mukaddesatçı Gençliğe
Allah Teâlâ
insanoğlunu dünyaya imtihan için gönderdi. Âdem aleyhisselamdan itibaren
kimileri imtihanın farkında olarak Habil’in tarafında olmak için diretti.
Kimileri de yaratılış gayesinden uzaklaşarak Kabil olmayla geçici dünyayı
ahirete tercih etti. O günden bugüne Kabiller hala bu taşkınlıklarını ve
isyanlarını sürdürmekten vazgeçmediler. Ancak Habiller de Allah Teâlâ’nın
kendilerine yüklediği sorumluluklarını unutmadılar, bir tarafta hak varken
diğer tarafta ise hep batıl olageldi. Fark şu ki kazanan hep hak oldu. Çünkü
hak tarafında olan için ölüm şehadetle süslenirken batıl zahirde kazansa da
yine dikmiş olduğu putları yıkacak İbrahim’ler tarih sahnesinde intişar
etmekten imtina etmedi asla.
Hak ile
batılın savaşında zaman ilerledikçe, insanoğlu madde planında terakki
sağladıkça bu savaşın mahiyeti değişmezken vasıtalar ise bir hayli değişti. 21.
Yüzyıla geldiğimizde ise teknikanın etrafımızı kuşattığı ve artık hız-hazzın
odak noktasına geldiği aşikâr. Evet, Mümin Allah ve Resul düşmanlarına kılıç
kaldırmakla mükellef olmakla beraber bugünün kılıcının ise kalem ve kelam
olduğunu bilmekle de mükellef. Bir kurşunun yapamadığı fetihleri, müdafaaları
ulema kalemlerinden akan mürekkeplerle yaptılar. Halleriyle tenakuz belirtmeyen
kelamlarıyla, gönülleri fethederek Allah’a vasıl etmek için mücadele etti
durdular asırlarca. Bugün ise dünyayı tanıyacak, ’çağda yaşayacak ancak çağını
yaşamayacak’ bir gençliğin intişarı ve bu gençlikten bir katre olmakla vazifeli
olan Müslüman genci uyaracak, içine çekilmiş olduğu bataklıktan kurtaracak
Mücahitlere ihtiyaç hiç olmadığı kadar var. Tarihte hiçbir hareket mücerret
kuvvet ile muvaffak olmamış, bir süreliğine bunu başarsa da zaman içinde yok
olmaya mahkûm olmuştur. Fikri alt yapısı olmayan ve ne için mücadele ettiğinden
bihaber başıboş hiçbir topluluk Allah ve Resul davasını temsil ve tebliğ etmeye
memur olmak şerefine eremez. Bugün insanları İslamiyet’ten uzaklaştıran, onlara
İslamiyet’in mükemmel olmasının kavranmasını imkânsız kılanlar, olmadan ve
bilmeden İslamiyet’i temsil makamında olup, küffarın açamadığı gediği
surlarımızda açanlardır.
Birilerinin bir şeyler yapması gerektiğini
bilen biz, ne zaman sağımıza ve solumuza bakmadan davamız için elimizden geleni
yaparsak o zaman ‘olma’ yoluna girmiş olacağız. Bilmemiz gereken bir başka ve
en önemli husus da olmadan kimseyi oldurmaya gücümüzün yetmeyeceği ve
diretirsek ‘oldururken öldürmek’ noktasına geleceğimizdir. Bu yüzden özelde
Müslüman Gençliğinden bir şeylerin farkına varmış olan ve ilim yoluna adım atan
kardeşim:
Atmış olduğun
adımının ardını getirirsen ebedi saadeti, ancak o noktada çakılı kalırsan ve
bildiklerinle amel etmezsen büyük hesap gününün seni yakalayacağı günde
birbirimize şahit olacağımızı bilmelisin! Sana yapılan bu çağrıya kulak ver ve
aramıza katıl. Hep beraber yeni bir dünya kurmak, Allah yolunda cihad etmek
için teçhizatlarımızı hazırlama aşamasında olduğumuzun farkında ol ve sana
vereceğimiz tavsiyeleri can kulağıyla dinle ve usulümüzü kavra.Neden bu kadar
katı ve kesin bir nida ile seslendiğimizi ve sana neden şiddetle ihtiyacımız
olduğunu merak edersen biz hala bizi içine çeken ve her geçen gün fikrimizi
öldüren telefonlarımızla meşgulken, sofrasına bomba düşen Gazze’li çocuğun,
evine Çin kâfiri zorla sokulan Mümine kardeşimizin, evlatları arasında seçim
yapmak zorunda bırakılan ve gözleri önünde eriyen çocuğunu çaresiz gözlerle
seyreden Yemenli annenin bu kadar zor bir durumda olduğunu ve feryatlarıyla
Müslüman gençliği çağırdığı bir vaziyeti idrak etmeye yaklaşmak üzere
olduğumuzu ve seni de bu oluş ve fikir çilesine davet etmemizin nedenini
sorgulayabilirsin.
الله أكبر
YanıtlaSilMaşallah
YanıtlaSil