Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüz Kitaplık Listenin 9. Kitabı: YAŞAMAK

  İnsanoğlu unutmakla muttasıf. En mühimi Rabbini unutan insan doğal olarak yaratılış gayesini de inkâr ettiğini dahi kabul etmeme cüretinde. Lügat bir milletin süzülmüş hafızasıdır diyor Salih Mirzabeyoğlu. Lügatini yani, dilini kaybeden milletler kendi değerlerini ardından da topraklarını kaybetmeye doğru yol almaktalar. Edebiyat bir milletin kültürünü inşa eden, lügatinin kuvvetini ortaya koyan bir alan. Öyle bir alan ki, Padişahlar şair olmakla iftihar ettiler, şairler padişahları şiirleriyle zemmetme cüretinde bulundular. Şiir, edebiyat ahlakı izhar eder. ‘Trum Trum\Makineleşmek istiyorum’ diyen şiirde(?) nasıl komünizmin dayattığı görüş varsa ‘Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu’nun\Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun’ dizelerinde de İslam’ın garip gelip gariplerle devam edeceği inancının haykırışı vardır. Şiir\Edebiyat bir sığınak, içerisinde her türlü inanca kucak açan, mesele onu doğru yolda kullanmakta. Cumhuriyet’in ilanının ardından doğal olarak her alanda ol

Yüz Kitaplık Kitap Listesinin 8. Kitabı: Beş Şehir

       Bugün şehirlerimizin resmini çizme uğraşında olsak şüphesiz ki ya bir takım şeyleri görmezden gelip güzelleme yaparak kendimizi kandıracak yahut manzarayı tüm gerçekliğiyle çizip cemiyet hayatımızdan bir kez daha iğreneceğiz. Dertlerimizden birisi de aileden başlayarak mahalle, ardından şehre sirayet edecek şahsı maneviyi inşa etmekte hala bocalama ve tutsaklık devrimizde oluşumuzdur. Muhakkak ki İslam İnkılabını inşa etme yolunda olan ve olmaya çalışanlar bu şahsiyetsizliğe de el atacak, oluşturulacak şehir siluetinde İslam nişaneleri başköşede yer alacaktır.      Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir adlı eserinde; şehirlerin arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü ilmek ilmek işler. Bize dilin kapısını o açtı dediği Yahya Kemal’e ithaf ettiği eser öylesine içkindir ki okurken okuduğunuz şehir gözünüzde büyür, belki defalarca gittiğiniz belki de kendisine seyahat etmenin zevkine varmadığınız o şehirler satırların arasında anlam kaz

Bu Ülke Kitabı Tanıtımı

  Türk aydının Tanzimat’tan beri kafası darmadağın oldu. Doğrular yanlışlarla yer değiştirirken nebevi öğütler yerlerini batılı filozofların sözleriyle süslenen hitabelere bıraktı. Batının amansız madde gücü karşısında aşağılık psikolojisine yakalanan aydın (aydın tabiri kilisenin karanlığına karşı başkaldırmış batılı mütefekkir ve sanatçılar için müsemma olmuştur, bu kelimeyi burada kullanmamız da İslam âlemini Hristiyan âlemi zannederek aydınlanma harekatına girişen hakikatte ise apaydınlığı görmekten imtina eden sahte aydınlara atıftır, yoksa İslam âlemi alim, hakim, ariflerle doludur ve karanlık olmayan bir yerde lambaya da ihtiyaç yoktur) kendi değerlerini aşağılayarak bu psikolojiden sıyrılacağı düşüncesine kapıldı. Sonuçta ise ne Batılılaşmış ne de Müslüman kimliğine sahip olabilmiş bir portre çıktı ortaya. Kısaca kimliksiz kaldı bu coğrafyaya yön vermesi, gençleri doğruya yönlendirmesi gereken kimseler. Bu boşluk hususen bu coğrafya umumi olarak da tüm İslam âlemini k