Ana içeriğe atla

İnsanlığın Medeniyet Destanına Eleştirel Bir Bakış




Besmele, Hamd ve Salat-u Selamdan sonra...
Öncü bir kuşak için okunması ve tefekkür edilmesi gereken 100 kitaplık listenin  10. Kitabı "İnsanlığın medeniyet destanı". Her biri dünya çapında yankı oluşturan  Roger GARAUDY'nın 60'ı aşkın eserinden sadece biri.Garaudy bu eseri müslüman olmadan 4 sene önce yazdı. Bu kitabın hedefi tarihe bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini göstermek; batının aslında çoğu insanın düşündüğü gibi örnek alınacak,ulaşılması gereken hedef olarak konulacak bir yerinin olmayışını gözler önüne sermek.Malum olduğu üzre ülkemizin bir kısmı batıyı bu şekilde görenlerden oluşmakta. Motamot şekilde batıya uyarsak gelişiriz, batı gibi oluruz düşüncesinde debelenip durmaktalar. Meseleye  iki farklı açıdan bakmak istiyorum:
 1. Bizim soylu bir kültürümüz, tarihimiz varken batı kültüründen ne umuyoruz? Eğer terakki umuyorsak batıya değil kendi kültürümüze, İslam kültürüne, aslımıza dönmeliyiz. Çünkü iki medeniyet arasında sıkışıp kalmaktansa kendi köklerimizin bizi ileri taşıyacağı aşikar. Bu ise çalışmayla olacak şeydir. Batıya uymayla kimse kendiliğinden gelişemez.
 2. Batının örnek alınacak bir tarafının olmayışıdır. Batının, afrikada, amerikada(bugün itibariyle, yoksa amerika keşf edilmedi, aksine işgal edildi) bulunan medeniyetleri yok ederek  ve onları sömürerek inşa ettiği bu sömürgeci medeniyet bozuntusu insanlığın yüz karasıdır. Afrikada 100 milyon kişiyi öldüren bir medeniyetten(!) bahsediyoruz. Amerikadaa ise İnka, Aztek ve Maya gibi 3 büyük medeniyetin kökünü kazımış olan şu gelişmiş medeniyet bozuntusu örnek alma gayesinde olduğumuz medeniyet(!).
Garaudy bu yüzden artık sadece Avrupalının, Batılı adamın bakışıyla değil de, dünyaya kendiliğinden görünebildiği haliyle, bütünlüğü ve birliğiyle, herkesin ayrı ayrı gözleriyle bakması gerektiğini ısrarla belirtiyor bu eserde... Yani Afrika, Asya , Avrupa, Latin ve Kuzey Amerika insanlarının gözleriyle...
 Garaudy Medeniyetlerden genel çerçeveleriyle bahsediyor kitabında. Mezopotamya ve tarih sahnesine ilk olarak çıkmış diğer  medeniyetlerle başlıyor. Daha sonrasında Asurlular, Grek kültürünün doğuşu, Hristiyanlığın doğuşu, Hindistan, Çin,  İslam’ın yayılışı, Hristiyanlıktan batı rönesansına, Amerika ve yerlilerin soykırımı, Rönesans ve batı hakimiyeti başlıklarıyla bize tarihi bir perspektif sunuyor
Garaudy bu eseri kaleme alırken Müslüman olmaması nedeniyle İslâm kültürünü anlatırken bazı yanlış yorumlamalarla akâidî konularda hatalı hükümler çıkarmış maalesef. Abdülkadirin 14 bin hristiyanı himaye altına alıp onları katliamdan kurtarmasını o hristiyanların imanlarına bağlamış, İslâm'ın müslüman olsun olmasın insanlara , hayvanlara ve bütün canlılara karşı merhametli davranmayı bize öğrettiğini görememiştir. Tabi bunu onun henüz müslüman olmamasına veriyoruz.
Yine başka bir yerde İslâm toplumunun gelenekçi ,batıl inançlarla sarılı olduğunu  ve geçmişe karşı "sahte" bir saygı beslediğini belirtmiştir. Burada yazarımız Allah'ın ﷻ "(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Âl-i İmrân/31) ve "Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!"(Nîsa/80) Buyurduğu ayetleri gereğince idrak edememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi bunları kaleme alırken Müslüman olmaması ve biz Müslümanların, Peygamber Efendimiz'e ﷺ uymak niyetiyle yaptığımız bütün davranışlarımızın bize sevap kazandırdığından ve mertebemizi yükselttiğinden haberi olmayışından kaynaklanıyor olabilir.Müslüman gence düşen her eseri olduğu gibi bu eseri de dikkat ve temkinle okıyup, duru olanı alıp,bulanık olandan kaçmaktır hulasa olarak.
Yeni bir medeniyeti yalnız Allah ve Resul davası için örme şuuruna erme niyetiyle Allah'a emanet olunuz.

                                                  Abdullah Aktaş

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEZAİ KARAKOÇ VE İSLAMIN DİRİLİŞİ KİTABI (Yüz kitaplık listeden ilk kitap)

Sezai Karakoç   Hakkında yazacağımız bu kısacık tahlil onu anlatmaya yetmeyecektir muhakkak. Burada uzun uzadıya rakamlara boğulup kronolojik bir perspektif de sunmayacağız sizlere. Onun neden bugünün ve yarının Türkiye’sinde belirleyici olacağını ve ne nispette önemli olduğunu anlayacağımız birkaç bilgi zaten sizi onu anlamaya ve kitaplarına yönlendirecektir. Aşağıda vereceğimiz İslam’ın Dirilişi adlı kitabının kısa ve öz tahlili de derhal sizi bu kitabı edinmeye ve bugüne değin şayet tanışmadıysanız tanımaya/anlamaya itecektir adeta. Bir yazar, mütefekkir, âlimle tanışmak demek sureten onunla bir araya gelmek değildir çünkü. Onun insanlığa bıraktığı mesajını özümsemek onu anlamaya ve anlatmaya yönlendirir sizi.   Onu iki kelimeyle sıfatla deseniz Anadolu evladı der kapatırız konuyu. Bu kavramın ne kadar önemli olduğunu bilmeyenlere basit bir terkip gibi gelebilir bu iki kelime.   Özellikle ideolojilerin pençesinde ruhu ölmek üzere olan insanın her geçen gün kimlik yozlaşmala

MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME ÜZERİNE DENEMELER KİTABINA BİR DENEME

  Modern dünyada tüm eşyanın hakikatinden mücerred hale geldiği, kendi manasının haricine itildiği ve farklı elbiselerle teşhir edildiği malum. Eşyanın dahi bu kendi dışı olmaklığa mecbur kılındığı sahteliklerle ağulanmış modern dünyada, eşyadan daha mücerred ve nazik olan, insanı O’na muhatap olmaya layık hale getiren aklın iğdiş edilmemesi, bu tahrif ve tahripten menfi manada etkilenmemesi mümkün değil. Kaldı ki eşyayı asıl manasından soyunduran insan da modern zamanların doğayı tahakkümü altına alan, insanı eşrefi mahlûkat olmaktan beri kılan anlayışın ürünü. Eşya kendi kendine bu dönüşümü yaşayamayacağına göre, bunu icad eden aklın da varolduğu muhakkak hale gelmiş bulunuyor. Savaşlar artık bilek kuvvetine dayanmıyor, daha doğrusu geçmişte nasıl bilek kuvvetine dönüşen savaşlar bir akıl çatışmasından neşet ediyorduysa bugün de aynı manada hatta daha da çok aklın ön planda olduğu çatışmalar mevcut. Müslüman aklın ortadan kaldırılması, diğer beşeri ideolojilerle İslam’ın aynı dü