Bu muazzam eser hakkında konuşmak, bir şeyler karalamak ve anladığımızı iddia edercesine ondan mülhem fikirlerin etrafında yeni fikirler türetme iddiasında olmak ilk bakışta bir cüretkârlık gibi gözükse de amacımız bu eserin anlaşılması için akın karaya karıştığı ve fikrin ayağa düşürüldüğü bu çağda asıl kalemlerin harekete geçmesi ve onlara bu eserin varlığını hatırlatmaktan ibaret. Gözümüzün önünde duran ve son yüzyılın Türkiye’sinde has fikirden ibaret, İslami aksiyonun küfür dağlarında yankısını yansıtmayı kendine görev addeden Necip Fazıl’ın çoğunlukla şairliğine hapsedilmesi onu anlamamaktan ibaret ola gerek. Onu yalnız bir şair olarak nitelemek kendi söylemiyle de ona en büyük hakarettir. Ona mevsuf kılınacak terkip olsa olsa ‘Allah Resulü davasında herkesin sustuğu bir anda orta yere çıkan kalem ve kelamıyla harbeden bir Mümin’ uygun düşer zannımızca. Bir takım kimseler zaman zaman beşerliğinden kaynaklanan yaptığı hataları söylemek istediği ve davasını yüklendiği mi