Ana içeriğe atla


   
   KAPI ÖNÜNDE




  Bir kapının önündeyiz. Öyle bir kapı ki; şayet cesaret edip kapıyı tıklatsak, içeriden bize buyur edecek ve işimizi yapmamız için başköşeyi, emir mahallini takdim edecekler. Sonra gözyaşlarıyla etrafımızda halka oluşturmuş insanlar bize kulaklarını verecek ve samimiyetimize inandıkları andan itibaren ‘Bu davayı temsil makamında olması gereken sizlerdiniz ve geldiniz, şimdi en kıymetli sermayemiz canımızı size teslim ediyor ve dirilişimizin sizin elinizden olacağını tasdik ediyoruz’ diye haykıracaklar. Bu ruh halinde olan Müslümanlar iki asırdır kurdukları ve gelmesi için günden güne bedel ödeyip, dualarıyla yoğurdukları gözyaşlarını bir arada toplasalar bir umman çekecek bizi içine ve yok edecek, O’nun için ölmek varken, O’ndan habersiz yaşantımızla çıkacağız katına….

  Ve yakamıza yapışacak eller. Bizim tanımadığımız, ancak bizi beklemekle ömür tüketmiş mazlumların da yükü binecek sırtımıza mahşer günü… Bir buhran geçiren ve her geçen gün ilaç niyetine felç olmasını tetikleyen haplarla çevrili insanlık hasta olduğunun farkında değil. En kötüsü, en zor işimiz de bu zaten. Hasta olduğunu kabul etmeyen bir kanser hastasının tedavisinin mümkün olmadığı gibi, kendisinin iyiliği için telkinlerde bulunanlara da saldırdığı, aşağıladığı ve onu öldürücü ellerini üzerinde birleştirmek isteyenlerin çevrelediğini iddia ettiği bir dünyada çaresizce bilgisiz insanların oklarına hedef bugün bir şeylerin farkında ve derdinde olan Müslümanlar. Böylelikle ilk teşhisi koyuyoruz:
   
  Yaşayacağımız hayat temsil makamında olduğumuz İslam’ın ana hatlarını öyle çizecek ve Kâinatın Efendisinin yoluna tabi gençliğin aşkını, ahlakını, fikrini, zikrini öylesine parıldatacak ki bizi öldürmeye yaklaşan dirilecek bizde… Diyalektiğimiz öylesine tesirli olacak ve yaşantımızla iç içe geçecek ki kimse iddia ettiğimiz yolun yolcusu olduğumuzu inkâr edemeyecek… İnsanlarla sevgiyle savaşacak, taviz kabul etmez ruhumuzu Kâinatın Efendisinin reddettiği ne varsa karşısına koymakla güçlendirecek, kuvvetimizi ondan alacağız. Aidiyetimiz tüm Müslümanlara, ön kimliğimiz İslam’a hasredilecek ve bu kimliğin önüne başka kimlik geçirmeyeceğiz. Söz planında ihtişamlı cümlelerle davamızın ana sütunlarını insanlara beyan ederken yaşantımızın sözlerimizi yalanlamasına izin vermeyeceğiz asla.

  Evet, şayet bir şeyler değişecek, küfrün surlarında delikler açılacaksa bunlar genç kalanlar ve genç ruhlarla olacak muhakkak. Kim kendisini nereye ait hissediyorsa oradandır hükmünü önümüze koyuyor ve İslam gençliğine sesleniyoruz;
  
  Temel sütunlarımızı dikmek, fikirlerimizi İslam’la yoğurmak, sözümüzün özümüze dönüşmesi için mücadele halinde olduğumuz ve uzun yolculuk öncesi alıştırma turları atarak kuvvetimizi ölçüp eksiklerimiz tarttığımız bu günlerde ulaş bize! Beraber çıkıp şehadete adım adım yürüyüp yeni dünyanın kurulmasında söz sahibi olmaya ve yalnız Allah ve Resul buyruğunu tatbik için cihada hazır ol! Unutma binlerce kilometrelik yol bir adımla başlar. Adımımızı beraber atmamızı ve kapıyı tıklatma arifesinde olduğunu hatırlat bize…


(Yazı şiir,öyküleriniz için akincimaarifbirimi@gmail.com)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İslâm'ın Vâdettikleri Kitabına Tenkit ve Tahlil

Daha önce yayımladığımız Roger Garaudy'nin 'Geleceğimizde İslâm Var' ve 'İslâm ve İnsanlığın Geleceği' kitaplarının ardından Yusuf Kaplan Hoca'nın 100 kitaplık listesinin 19. kitabı olan 'İslâm'ın Vadettikleri' kitabının tahlilini de uzun bir aradan sonra yayımlıyoruz. Bu tahlil Garaudy'nin listedeki 3. ve son kitabı olduğundan tahlil daha da eleştirel bir perspektiften ilerleyecektir. Okurlarımıza şimdiden bunun haberini veriyor ve faydalı okumalar diliyoruz. Garaudy'e Dair Şüpheler Öncelikle bu iddiaya geçmeden önce 24 Haziran 2012'de Garaudy'nin ölümünün üstünden birkaç gün geçtikten sonra 'Yeni Asya'da   "Garaudy Muamması" başlıklı yazı kaleme alan Kâzım Güleçyüz'ün mezkûr yazısından bir iktibasla başlayalım: "Dış dünyadan İslâm saflarına girenlerin sayısı artarken, yeni Müslümanların, eski mâlûmatlarıyla birlikte geldikleri gerçeği unutulmamalı. Küçük ihmaller, Müslümanların zihninde İs...

Ya Tahammül Ya Sefer (13. Kitap)

  Hayatımızı ortasından ikiye biçecek, kendi içimize ya sefer yapıp aslımıza rucumuza ya da tahammüllerle çevrili bir hayatla avunmamıza götürecek ve   bizi iki seçenek arasında bırakacak bir cümle: 'Ya Tahammül, Ya Sefer.'   Tahammül. Neye tahammül? Ve niçin tahammül? Tahammül edilecek şeylerin dönüp dolaşıp irca edildiği makam, hayatı anlamlandırma uğraşında nerede duruyor? Sonsuzluğa açılan bir kapıya köprü değilse tahammül, yaratan tarafından takdir edilmiş ömürde, ne diye katlanmalı bunca şeye Tahammülden geçtik diyelim, sefere çıkmaya niyetliyiz, çıktığımız seferin bizi ulaştıracağı mevki de neresi? Yolun sonunda yolcu umduğunu bulabilecek mi? Umduğunu bulamayacak yolcu neden yolun meşakkatlerine katlanma tahammülü göstersin ki? Bir takım sorularla çevrili zihnimiz, bu sorular bize ya hakikatin kapısını açacak yahut tahammül edeceğiz içerisinde bulunduğumuz ortama…   Yola çıkarken mücahitliklerinden taviz vermeyecek ve davayı ters isti...

İnsanlığın Medeniyet Destanına Eleştirel Bir Bakış

Besmele, Hamd ve Salat-u Selamdan sonra... Öncü bir kuşak için okunması ve tefekkür edilmesi gereken 100 kitaplık listenin  10. Kitabı "İnsanlığın medeniyet destanı". Her biri dünya çapında yankı oluşturan  Roger GARAUDY'nın 60'ı aşkın eserinden sadece biri.Garaudy bu eseri müslüman olmadan 4 sene önce yazdı. Bu kitabın hedefi tarihe bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini göstermek; batının aslında çoğu insanın düşündüğü gibi örnek alınacak,ulaşılması gereken hedef olarak konulacak bir yerinin olmayışını gözler önüne sermek.Malum olduğu üzre ülkemizin bir kısmı batıyı bu şekilde görenlerden oluşmakta. Motamot şekilde batıya uyarsak gelişiriz, batı gibi oluruz düşüncesinde debelenip durmaktalar. Meseleye  iki farklı açıdan bakmak istiyorum:  1. Bizim soylu bir kültürümüz, tarihimiz varken batı kültüründen ne umuyoruz? Eğer terakki umuyorsak batıya değil kendi kültürümüze, İslam kültürüne, aslımıza dönmeliyiz. Çünkü iki medeniyet arasında sıkışıp kalmaktansa ...