En son Ya Tahammül
Ya Sefer kitabına dair birkaç kelam etmiş, üzerinde çeşitli anlamlandırmalar
yaparak zihnimizde hakikate dair birkaç tasavvur oluşturmaya gayret etmiştik.
Bu yazı kitap listesinin on dört on beş ve on altıncı (Bu Böyledir, Sır, Uzun
Hikaye) kitaplarına topluca bir bakış olacak ve üçü de Kutlu’ya ait kitaplar
olmaları hasebiyle bu yazıyla bu öyküler üzerine bu tasavvurlarla
yetinilecektir. Önümüzdeki çok mühim, zihin açıcı, ufuk tayin edici, medeniyet
perspektifini kazandırıcı kitaplara bir an önce yakınlaşmak için bu ihtisarı
yapmak mecburiyetinde olduğumuzun bilinciyle böyle bir karara vardığımızı
bilmenizi isteriz.
Evvela soruyla
başlayalım, sorular hakikate anahtar olma kabiliyetine malik yegane şeylerdir
çünkü.
Soru şu: Mustafa Kutlu Neden okunmalıdır? Yusuf Kaplan hocanın
Mustafa Kutlu’nun peş peşe beş öyküsünü de listeye koymasının hikmeti ne ola ki
acep?
Bu sorunun bizim
açımızdan cevabı şöyledir:
Mustafa Kutlu
kaleminin naifliği, olayları Müslümanca ele alması, teknik çağın açıklarını
öykülerinde ince manalar etrafında dile getirmesi bakımından zihin dünyamızda önemli
bir yer teşkil eder. Bir milletin ruh halini, dünü
nü, kadim zamanından tevarüs
eden, etmesi gerekip de edilmeyen değerlerini topyekûn bir şekilde ele alır,
karakterler üzerinden hakikatin farklı parçalarını her kitabında ayrı bir
veçheden dile getirir. En önemlisi de Müslümanca yazar. Onun kaleminden sudur
etmiş öykülerine yeterince odaklanırsanız dinini, dilini, ruhunu velhasıl
kendini kaybetmiş bir milletin nasıl da hissizleştirilip kendisinden bihaber
kılındığı ve celladına âşık hale getirildiğini müşahede edersiniz. Kültür
yozlaşması hatta katlinden bihaber olan, Los Angeles’ta üretilen kültürü kendi
kültürüymüşçesine kabul eden neslin aslında sizin nesliniz olduğunu, içerisinde
bulunduğunuz çağın sizi nasıl da yok oluşa doğru sürüklediğini fehmederek yola
koyulmak mecburiyetinde olduğunuzun bilincine varırsınız. Bu söylediklerimizi
tek cümlede söyleyecek olursak: Müslüman mahallesinin sekülerleşme macerasını(!)
ibretle okursunuz Kutlu’dan.
Kısaca kitaplara değinelim:
BU BÖYLEDİR
Bu Böyledir kitabı sekiz farklı hikâyeyi muhtevi. Bütün hikâyelerin
birbiriyle murabıt olduklarını okudukça fark ediyorsunuz. Lunaparkta başlayan
ve yine lunaparkta biten bir kitap ‘Bu Böyledir’. Girişi olan ama çıkışı
olmayan bir lunapark… Kayboldukça, kalabalıkların sizi sürüklediği noktalara
savruldukça kaybediyorsunuz yörüngenizi. Buldum diye sevindiğiniz çıkış kapısı
hayal kırıklığına uğratıyor daima sizi. Kitap seksen küsur sayfa, bir yudumluk
yani… İçerisinde altı çizilecek, tefekkür etmeye değecek cümleler ve olay
örgülerinin anlatmak istediği meseleler var. Alıntıyla bitirelim Bu Böyledir’e
dair kısa açıklamamızı:
‘Kur’an-ı Kerim’i okudukça o senin gören gözün, duyan
kulağın olur, unutma. …Dağa taşa bakarsın, şu gördüğün çiçeklere, her şeye. Bu
çiçek neler söylüyor, bu adam nereye gidiyor, bu taşı buraya niçin koymuşlar,
hep anlarsın. Gece ile gündüz, uyku ile uyanıklık, hayatla ölüm hep birleşir.
Dünyada niçin varsın, anlarsın. Okudukça açılırsın.’
SIR
Yine birbirinden bağımsız gibi gözüken ama ufak dokunuşlarla
aynı meselenin farklı veçhelerinden anlatıldığı anlaşılan hikayeler manzumesi
bu kitap. Kitabın başında taşrada yaşayan ve tüm safiyetini koruyan bir
dervişin vefat eden şeyhinin yerine geçmesi, bu geçişle bir süre sonra müritlerinin
onu şehre yerleşmeye mecbur kılması… Etrafında değişen ve tasavvufun özüne
aykırı olduğunu fark ettiği olaylar karşısında şeyh efendinin sırra kadem
basması… Yedinci hikayede Ya Tahammül Ya Sefer kitabında sisteme direnişiyle
tanıdığımız bir karakterin bu sefer tamamen sisteme ait olduğunu müşahede
ediyoruz. Zaman zaman kitapları arasında da böyle bir irtibat kuran Kutlu’yu bu
konuda vazgeçilmez kılan özelliklerinden birisi de bu olsa gerek.
Çıkar ilişkilerinin,
modern çağın o dayanılmaz baskısının, şehrin ihtiras kokan havasından
tiksinmenin insanı sır olmaya mecbur kıldığı mükemmel bir hikâyeler manzumesi müşahede
ediyoruz eserde. Kitaptan mühim gördüğümüz ve kitabın lüpünü veren bir alıntıyla
Sır kitabına dair yazdıklarımızı itmam edelim:
‘ “Öyle bir zaman gelecek ki, insanlar kazançlarının helal
mi, haram mı olduğuna bakmayacaklar artık.” Şeklinde bir hadis-i şerif vardır. Bu
zaman gelmiş midir?’
UZUN HİKAYE
Kendi dünyamızda
uzun bir hikaye, geçip giden ömrün yıl olarak fazlalığından mı yoksa o ömrün
içerisindeki yaşanmışlıklardan mı ibaret?
Bu eserde; hayatın yaşam sürdürülen her yerinde ,çalışılan
her meslek dalında, toplum içerisinde insanın faal olduğu her yerde çalışkan, tertipli,
işini hakkıyla yapmaya çalışan ve okumayan fikir fukaralarına karşı her daim
okuyan insanın zikredilen tüm özelliklerin kendilerinde tezat halini almış ve oturdukları
koltukları sadece işgal etmekle kalmış
köhne zihniyetlerle olan mücadelesini okumaktayız.
“ Aşk, dostluk ve kalem gücü” ile hayatın içerisindeki
zorluklara karşı nasıl direneceğimizi ,insanlara, hayatımızı paylaştığımız yol
arkadaşımıza nasıl davranacağımız ve en önemlisi de büyütmeye çalıştığımız
kendi evladımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiğini bizlerin gözleri önüne başarılı
bir şekilde seriyor eser.
Belirli sebeplerden
ötürü ayrılmamız gereken her yer bizler için ibret ve çıkarılması gereken
derslerle doludur. Ayrılığın olumsuz yönleri olsa da bize kattığı acı
tecrübeleri de vardır. Gün geçtikçe zamanın ve mekanın örsünde dövülen bir
demir balyoz misali artık iyice şekil almış ve hangi amaç için hareket
ettiğimizi daha iyi anlamış oluruz. Buralardan çıkardığımız dersleri yeni ayak
bastığımız yerlerde hiç tanımadığımız insanlar ve bu insanların hiç
bilmediğimiz kültür ve ananelerine rağmen kullanmak bizim için yepyeni kapılar
açacaktır.(1)
Kitabın Mustafa Kutlu’nun en çok okunan kitaplarından olduğunu
belirterek bitirelim Uzun Hikaye kitabına dair malumatımızı.
HULASA
Normal şartlarda öykü okumanın insana malumat
bakımından pek de bir şeyler katmayacağını iddia edenler olabilir. Ancak
öykülerde makaleler, kütük misali kitaplar ve uzun söyleşilerde bulamadığımız,
hayatın olağan akışı içerisinde gözden kaçırdığımız olağanüstülüklere dair bir
şeyler buluruz. Bu buluş zihnimizde yeni kapılar, hedefler tayin eder. Hayatın ‘Bu
Böyledir’ diye geçiştirdiğimiz olaylarından ders çıkarmaya dair birkaç ipucu, ‘Sır’
sahibi olmanın insanı insan yapacağına dair birkaç malumat, ‘Uzun Hikaye’mizin
aslında kısacık olduğuna dair alacağımız ders bakarsınız hayata baktığımız
zaviyeyi tersyüz eder ve olayları farklı noktalardan ele alarak hakikate olan
yolculuğumuzda muvaffak olmak adına daha müstakim bir hayat süreriz…
Hayatı bağışlayanın bağışladığı hayatın değerini bilip,
yaratılış gayemize uygun bir ömür sürmek duasıyla Allah’a emanet olunuz…
1) Uzun Hikaye kitabına dair
bu incelemeyi bize gönderen İFAM ATAKUM Şubesindeki yoldaşlarımıza teşekkürü
bir borç bilir, kendileri adına Allah’tan muvaffakiyet dileriz.
Yorumlar
Yorum Gönder