VAKIF MALI
Vakıf malını anlatırken ilk başta vakfetmek nasıl ve ilk olarak
kim yapmış ondan bahsetmeliyiz. ilk
olarak Allah için vakfetmek İbrahim (a.s)'ın şu kıssasıyla gerçekleşmiştir:
Bir rivâyete göre İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın 12.000 hayvandan oluşan sürüleri
vardı. Bu sürüleri koruyan pek çok da muhâfız köpeği vardı. Dünyâya râm
olanları tahkîr için köpeklerin boyunlarına altından tasma taktırırdı.
Cebrâîl -aleyhisselâm-, insan kılığında geldi: “–Bu sürüler
kimin?” diye sordu.
İbrâhîm -aleyhisselâm-: “–Rabbimin. Ben de emânetçisiyim!”
dedi.
Cebrâîl -aleyhisselâm-: “–Bana satar mısın?” dedi.
İbrâhîm -aleyhisselâm-: “–Rabbimi bir kere zikret üçte
birini, üç kere zikret; tamamını vereyim!
Cebrâîl –aleyhisselam:سبوح قدوس ربنا ورب الملائكة والروح dedi.
İbrâhîm -aleyhisselâm-: “–Al, hepsi senin, al, götür!” dedi.
Cebrâîl -aleyhisselâm-:“–Ben meleğim, alamam!” dedi.
Bunun üzerine İbrâhîm -aleyhisselâm-:“–Sen meleksen, ben de
“Halîl”im. Verdiğimi geri alamam!” dedi.(9)
Nihâyet İbrâhîm -aleyhisselâm- sürüleri sattı. Geniş bir
arâzî aldı. Onu müslümanların istifâdesi için vakfetti. Böylece vakıf,
İbrâhîm -aleyhisselâm- ile başlamış oldu.
Vakıf malı diğer bir
adıyla "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" demektir. Vakıf mallarının bir
kaçını zikredelim ve ne için olduklarını, hayatımızda ne ehemmiyeti olduğunu
ortaya koyalım şimdi. Vakfedilen yerler: “Cami, mekteb, medrese, namazgâh, kütübhâne,
imaret yani aşevi, kervansaray, hastahâne, esnaf loncaları, çeşme, sebîl, kuyu,
suyolu, dükkân, misafirhane, yol, köprü, kaldırım, helâ, çamaşırhane, han,
hamam vs. devam etmektedir ama bizim için en mühimi ve en dikkat etmemiz
gereken şey ise Allah rızası için vakfedilen malları kendi hevamız, keyfimiz
için kullanmaktan çekinmektir. Çünkü bizden sonra daha bir çok yetimin,
yoksulun,kimsesizin olacaktır bu mallar. Vakfedilen malları kendi evimizdeki
mallarımızdan daha çok ehemmiyetle gözetmemiz gerekir ki kalbimizde ki Allah
sevgisi, sadakatini, Allah'ın mallarını güzel kullanmakla, korumakla yerine
gelsin, feyzimiz alınmasın. En güzel özetlemeyi yine peygamberlerimizin
hayatından kıssalarla verebiliriz.
Süleymân
-aleyhisselâm- birgün, serçe kuşunu (veya Hüdhüd kuşunu) azarlamıştı. Bunun
üzerine serçe, Süleymân -aleyhisselâm-’ı tehdîd etti:
“–Senin saltanatını ve sarayını mahvederim!”dedi.
Süleymân -aleyhisselâm-:
“–Senin sıkletin (kuvetin) ne ki, benim sarayımı
mahvedesin!” dedi.
O küçük kuş şöyle
cevap verdi:“–Kanatlarımı ıslatır ve bir vakıf toprağına sürerim. Sonra da
kanatlarıma bulaşan vakıf toprağını senin sarayının damına taşırım. Böylece
benim taşıdığım o vakıf toprağı, senin sarayını çökertmeye yeter!”(8)
Bir toprak parçasının Allah’ın elçisinin sarayının yer ile
yeksan olmasına yetebileceğini anladığımız bu kıssayı keni hayat ölçülerimizce
değerlendirmeli: Acaba benim bulunduğum ortamda yaptığım herhangi bir fiil bu
kısma girer mi dikkatinde daima teyakkuz halinde olmalıyız.
Vakıf malı hakkında
ayeti kerime de ve hadisi şerifte ise şunlar zikredilmektedir: Kuran’ımız
Ali İmran Sure 92.Ayette:“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe bire (iyiliğe,
hayra) eremezsiniz” denilmektedir. Hadis-i Şerifte ise: “ İnsan
öldüğü zaman ameli kesilir, amel defteri kapanır; ancak şu üç şey müstesnadır
“Sadaka-ı cariye, Salih evlat ve insanların istifa ettiği ilim”
denilmektedir.
Son olarak söyleyebiliriz
ki Osmanlı padişahlarının vakıf malının hor görülmemesi için ve o malların
güzel kullanılması için beddua ettiği dahi vaki olmuştur. Mesela Sultan II.
Murad vakıf bedduasında şöyle demektedir;
“ Allah’a Peygamberine ve ahret gününe iman eden Sultan,
Emir, Şevket sahibi, Kadı vesaire vakfı bozmak, eksiltmek, değiştirmek ihmal
etmek gibi fiillerde bulunursa helal olmaz. Kim onun değiştirilmesi için kast ederse,
günahkar olmuş olur, kim Allah’ın kitabına ve Peygamberin sünnetine aykırı
davranır, kardeşinin vakfının bozulması, hayratının tahrip edilmesi için
uğraşır ve çaba gösterirse, Allah’ın gazabına uğrasın. Yeri cehennem olsun.
Hesabını Allah görsün. Zalimlere mazeretleri hiçbir fayda vermeyeceği kıyamet
gününde, çeşitli azap ve ikap ile onu azap
etsin.“ Aralık 1456 (7)
Bir Peygamberin
mülkünün talan edilebilmesine sebep gösterilen, sultanların beddularına,
yetimlerin hakkına tecavüz olan vakıf malı yemek, okuduğunuz yurtta açık
bıraktığınız ışık, gereğinden fazla akıttığınız su, dikkatsiz ve horca
kullandığınız vakfa ait eşyalarda da tezahür eder. Bizim anlayışımız itibariyle
küçük, ancak kul hakkına taalluk ettiği için cezası büyük olan
ihmalkarlıklarımızdan sakınmalı bilhassa zarar verdiğimiz ne varsa tazmin
etmekle tevbe istiğfar etmeliyiz.
Kaynaklar: (7)İbrahim Ateş-Vakfiyelerde Dua ve Beddualar-
Vakıflar Dergisi Ank.1983-S.13.54.24.35.24.34.51.11.(8),Osman Nuri
Topbaş, Nebiler Silsilesi-3,Erkam Yayınları.( 9),Osman Nuri Topbaş,
Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
(Mehmet Candemir)
(Mehmet Candemir)
Yorumlar
Yorum Gönder